ZEHRA DEĞİRMENCİ/SİBEL KAHRAMAN
Bursa Su Kolektifi üyeleri, İliç’teki maden faciasının sorumluları hakkında bugün suç duyurusunda bulundu. Adliye önünde yapılan basın açıklamasında konuşan kolektif üyesi Figen Ovat, “Her zaman dediğimiz gibi, sistem değişmedikçe yaşadıklarımız yaşayacaklarımızın göstergesidir. Bu sebeple tüm yurtta ekolojistler olarak firma yöneticileri, dönemin bakanı Murat Kurum, ilgili birim ve müdürlükler için suç duyurusunda bulunuyoruz” dedi.
Bursa Su Kolektifi ile CHP Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal, Erzincan’ın İliç ilçesinde13 Şubat tarihinde meydana gelen maden kazasıyla ilgili suç duyurusunda bulundu.
“İŞÇİLER, VAHŞİ MADENCİLİK YÜZÜNDEN HAYATINI KAYBETTİ”
Suç duyurusu öncesi adliye önünde basın açıklaması yapan Bursa Su Kolektifi üyesi Figen Ovat şöyle konuştu:
“İliç Çöpler Altın Madeni’nde yığın liçi sahasında meydana gelen kayma sonucunda büyük bir ekolojik yıkım yaşandı ve 9 işçi bugüne kadarki ihlaller ve ihmaller sebebiyle vahşi madencilik yüzünden hayatını kaybetti. İktidar şirketler lehine maden kanununda değişiklikler yapma derdindeyken yaşanan bu facia maden yasasını şimdilik askıya aldırdı. Son maden tasarısına göre UMREK koduna göre raporlama zorunluluğu 4. Grup madenler dışındaki diğer madenler için kaldırılıyor. Böylece mermer, taş ocağı vb faaliyetler için şirket maliyetini önceleyen değişiklik hayata geçirilmeye çalışılıyor. Bugüne kadar çeşitli kanunlarda ve yönetmeliklerde yapılan değişiklikler sayesinde maden firmalarının istedikleri her yerde ve her şeye rağmen madencilik yapabilmelerinin önü açılmış ve adına ‘kamu yararı’ denmişti. İliç’te yaşanan felaket tüm uyarılara rağmen önlem alınmaması ve daha fazla kar için kapasite artışlarına göz yumulması, gerekli denetimin yapılmaması sebebiyle göz göre göre geldi.
“FELAKET GÖZ GÖRE GÖRE GELDİ”
10 milyon metreküp siyanür dahil ağır metal içerikli kimyasal atık işçilere mezar oldu. UYGAR Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Hakan Ersoy, ‘Dünya literatüründe, maksimum 150 metre olan liç yığınının burada 257 metreye ulaştığını tespit ettiklerini, kontrol edilemeyen bir liç yığınında su içeriğinin fazla olduğunu ve üretim sahasındaki patlatmalara çok yakın yığıldığını, felaketin göz göre göre geldiğini’ belirtiyor. Halk Sağlığı Uzmanı Dr. Ahmet Soysal ise, ‘siyanür dışında yüksek derecede tehlikeli toksik kimyasallar Fırat’a eninde sonunda karışacak, uluslararası boyutta bir skandala doğru gidecek’ diyor. Yaşanan felaketin ekolojik boyutunu ve halk sağlığı kısmını yönetemeyen iktidar krizi kendi adına yönetmeye çalışmaktadır. Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği eski Bakanı Murat Kurum daha da ileriye gitmiş ve ‘ÇED raporuyla heyelanın ne ilgisi var, faaliyet raporunu biz vermiyoruz’ gibi bakanlığın ve kendisinin sorumluluğunu yok sayan açıklamalarda bulunmuştur. Bu zihniyet Bursa Orhaneli’de, Eskişehir’de, Fatsa’da yeni oluşacak suç mahallilerinin de işaretini vermektedir. Her zaman dediğimiz gibi; sistem değişmedikçe yaşadıklarımız yaşayacaklarımızın göstergesidir. Bu sebeple tüm yurtta ekolojistler olarak firma yöneticileri, dönemin bakanı Murat Kurum’la ilgili birim ve müdürlükler için suç duyurusunda bulunuyoruz. Birazdan konu ile ilgili dilekçemizi savcılığa teslim edeceğiz.”
“ÇOCUKLAR İÇİN YÜKSEK KANSER RİSKİ SÖZ KONUSU”
Bursa Su Kolektifi üyesi Habib Göbelez ise şunları söyledi:
“Yeryüzünü yok oluşa sürükleyen, canlı yaşamını umursamayan sadece belli azınlığın çıkarı için hareket eden sistemin sonucudur İliç’te yaşananlar ve bu yaşananlar ilk değildir. 2021 yılında Giresun’un Şebinkarahisar ilçesinde, Yedikardeş köyü yakınlarında Yıldızlar Holding’e ait Nesko Maden’in işlettiği Kurşun, Çinko, Bakır Ocağı’nda yaşanan atık barajı duvarında çökme gerçekleşti. 4 bin 500 ton ağır metal içerikli kimyasal atık önce Darabul Deresi’ne ardından da Kelkit Vadisi’ne yayılarak Kılıçkaya Barajı’na ulaştı. 9 ay sonra 30 Ağustos 2022’de TEMA Vakfı tarafından alınan numunelerin analizinde görüldü ki, bakanlıkça yapılan tüm çalışmalara rağmen doğal varlıklar üzerindeki kirlilik sınır değerlerin altına indirilememiştir. Ağır metaller, limitlerin çok üzerindedir ve yetişkinler için dikkat çekici, çocuklar için ise yüksek kanser riski söz konusudur. Üstelik bölgedeki kirlilik ve kanser riski uzun yıllar boyunca devam edecek düzeydedir.
“HALKI ÖNCELEYEN YASALAR KONULMALIDIR”
TEMA’nın Şebinkarahisar’daki numunelerden elde ettiği analiz sonucu yaşanan felaketin yıllarca süren etkisini göz önüne sermiştir. Firma ise çevre izin ve lisans belgesinin iptali ve idari para cezası gibi ceza bile sayılamayacak uygulamalar hayata geçirilmiştir. 3 ay sonra ise sanki felaket yaşanmamış gibi firma tekrar çalışmaya başlamıştır. Şimdi Erzincan İliç’te de benzer şekilde süreç yaşanıyor. Firmanın çevre izin ve lisans belgesinin iptal edilmesi yeterli değildir. İliç’te tüm madencilik faaliyetleri durdurulmalı maden derhal kapatılmalıdır. Kapatılacak madende çalışan işçilere emeklerinin sömürülmeyeceği yeni istihdam alanları yaratılmalıdır. Etkin bir yargı süreci başlatılmalı, sadece şirket yetkilileri değil, işletme ve kapasite artırımına izin veren mülki amirler ve bürokratlar da yargılanmalıdır. Vahşi madencilikten vazgeçilmeli; halkı ve ekosistemi önceleyen yasalar konmalıdır.”